Edirne, yaklaşık 100 yıl Osmanlıya başkentlik yapmış ve pek çok şehzadenin doğum yeri olan Edirne Osmanlı sanat ve mimarisinin en belirgin özelliklerini taşıyan eserler ile doludur. Şehir 3 nehrin buluştuğu bir noktada kurulduğundan pek çok tarihi köprüye de rastlamak mümkün. Şehirde camiler külliyeler, köprüler, saraylar hanlar ve bedestenler hala günlük hayata kullanılmakla beraber gezilip görülecek yerler arasındadır. Mimar Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camii hem devrinin hem de kültürümüzün önemli bir mirasıdır. Selimiye’yi ziyaret ettiğinizde Ters Lale’yi görmeden hikâyesini dinlemeden ziyaretinizi bitirmeyin. Koca Sinan tek camii değil pek çok köprü ve han da inşa etmiştir bu şehirde.
Gezinize Ali paşa kapalı çarşısı ve bedesten kapalı çarşı ile devam edebilir, buralarda hala devam eden süpürge işçiliği ve Mis Meyve sabunlarından hediyelik olarak almanızı kesinlikle tavsiye ederiz. Edirne Ramazan turizminde de önemli bir yere sahiptir. Yazıları ile ünlü Eski Camii, her minaresi farklı her şerefesine ayrı yol olan 3 Şerefeli camii uğrak yerler arasındadır. Türkiye ve dünyada bir ilk olan su ve musiki ile hasta tedavi merkezi olan şimdilerde müzeye dönüştürülen Beyazıt Külliyesi Sağlık müzesini görmenizi hangi makamın hangi derde şifa olduğunu yakından incelemenizi tavsiye ederiz.
Edirne, yemek kültürü olarak ta popülerdir. Edirne ciğeri kendine has kesim ve pişirim yöntemleri ile tadını hiçbir yerde bulamayacağınız bir lezzet sunmakta. Ciğerciler çarşısı hemen tarihi bedesten ve camilerin arasında öğle molasında tek tercih ciğerin nefis tadına acı sevenler için kuru kızartılmış Karaağaç biberi eşliğinde burada yemek olmalıdır.
Edirne ülkemizin Avrupa ya açılan kapısıdır. 2 ülke ile sınır komşuluğu yapmakta. Eğer Yeşil pasaportunuz ya da geçerli bir Avrupa Birliği vizeniz varsa günü birlik ya da akşam yemeğine Yunanistan veya Bulgaristan da yapabileceğinizi de hatırlatmak isterim Yunanistan’ın Oristiade şehri 30 dakikalık mesafede ve oldukça lezzetli meze ve deniz ürünleri, yunan müziği eşliğinde keyifli zaman geçireceğiniz tavernalar ile dolu. Ya da yönünüzü Bulgaristan a çevirip 30 km uzaktaki Svilengrad ya da 100 km ötedeki büyük bir şehir olan Haskova’ya gidebilir ünlü ev yapımı Bulgar Şarapları ile nefis bir akşam yemeği yiğebilirsiniz.
Her iki ülke de de ana dillerinin yanı sıra İngilizce ve Türkçe konuşulmakta olduğundan yemek kültürlerimiz çok farklı olmadığından herhangi bir zorlukla karşılaşmayacaksınız.
Edirne de konaklama alanı olarak eski yıllarda ciddi sıkıntılar yaşanmasına rağmen son yıllarda 2 adet 5 yıldızlı otel ve daha pek çok yeni otel ve pansiyon açıldığından, tabii ki eğer haziranın son haftası gitmezseniz, artık konaklama problemi kalmadı. Haziranın son haftası ülkemizin önemli tarihi sporu yağlı güreşlerin 650 yıllık tek mekânıdır ve her yıl haziran ayının son haftası büyük katılım ile gerçekleşir. Eğer davetiyeniz yani kırmızı dipli mum ile gelen katılım biletiniz yoksa tarihi Kırkpınar Güreşleri izleme olanağı bulamazsınız. Çok kalabalık olacağından ve her kesin bu sporu sevmeyeceğini düşündüğümüzden tavsiyemizde daha sakin bir tarihte gidip eski sarayın da bulunduğu Kırkpınar adasını ziyaret etmeniz olacaktır.
